Kadın Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kadın Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Mart 2011 Salı

Gün Boyu Zinde Kalmanın Yolları

Günümüzün yorucu şartları altında kendinizi iyi hissetmek için Mısırlı, Fransız, Çinli ve hatta Japonlar'ın geleneksel besin maddelerini kullanarak, zindeliğinize yeniden kavuşmanız mümkün.

27 Şubat 2011 Pazar

10 Adımda Metabolizma Hızlanması

Hareketsiz yaşam, stres, tirod bezlerini düzensiz çalışması gibi bazı faktörler; kilo vermede etkisi büyük olan metabolizma hızını yavaşlatıyor. 



Metabolizma hızı yavaş insanlar günlük hayatlarında çok hareket etmiyor ve yanlış besleniyorlarsa daha fazla kilo sorunu yaşıyorlar. Metabolizma ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya, metabolizma hızını artıracak öneriler veriyor.

Metabolizma hızı kişiden kişiye fark gösterir. Metabolizma hızını belirleyen en önemli etmen vücut kas dokusudur. Kas kitlesi arttıkça metabolizma hızı artar. O nedenle sporcuların, kas kitlesi kadınlara göre daha fazla olan erkeklerin metabolizma hızı daha fazladır. Aynı zamanda vücut yüzeyi ile de metabolizma doğru orantılıdır. Yani vücut büyüdükçe o vücudu çalıştırmak için gerekli olan enerji artar aslında. O nedenle fazla kilolu bir insanın normal kilodaki bir insana göre metabolizması daha hızlıdır. Özellikle zayıflama tedavisinde kişinin yemek durumu metabolizma hızına göre belirlenir. Eğer bir kişiye zayıflasın diye metabolizma hızının çok altında bir beslenme programı yapılırsa, vücut yağ dokusu yerine kas dokusunu kaybeder bu da metabolizma hızını yavaşlatır ve bu kişilerin tekrar daha fazla kilo alması gibi bir sorun ortaya çıkar.

Metabolizmayı hızlandıran on bilimsel öneri:

KOLA YERİNE AYRAN İÇİN, İYİ UYUYUN...
Düzenli uyuyun. Gece en geç 24.00’de uyuyun, sabah en geç 07.00’de uyanın. Çünkü vücut kendini uykuda onarır.

Düzenli olarak aerobik egzersiz yapmayı alışkanlık haline getirin. Haftada en az 3 gün 45 dakikalık bir tempolu yürüyüş yapın.


Ağırlık çalışmayı ihmal etmeyin. Metabolizma hızının en belirleyici faktörü kas dokusu olduğu için kaslarınızı da düzenli çalıştırın.

Kola, gazoz gibi asitli ürünler yerine su için. Su insan vücudunun en önemli bileşenidir. İyi bir metabolizma, iyi bir dolaşımdan bu da iyi bir boşaltımdan geçer. O nedenle günde 2-2,5 litre su içmeye özen gösterin.

Acıktığınızda mutlaka vücudunuza cevap verin. Açlığı ertelemek metabolizma hızını yavaşlatır. Küçük bir meyve bile yeseniz yeterli olur.

Metabolizmayı en çok çalıştıran yiyecekler proteinlerdir. Beslenmenizde dengeli bir şekilde protein tüketin. Ancak hiç karbonhidrat almadan sırf protein yenilerek yapılan diyetler son derece yanlış. Bu tür diyetlerle hızlı kilo verilse bile, damar hastalığına yakalanma riskini artırdığı biliniyor.


Az az sık sık yemek metabolizmayı canlı tutuyor.

Yemeklerinizin yanına eklediğiniz iki-üç kaşık yoğurt yüksek kalsiyum içeriği nedeni ile metabolizma üzerine olumlu etkileri var.

Lif oranı yüksek olan yiyecekler, özellikle taze sebze ve meyveler, kurubaklagiller ve tam tahıllı ürünleri de düzenli tüketmek şart.

Yeşil çay için. Kahve ve çay içerdiği kafein içeriği nedeni ile metabolizmayı çalıştırır. Ancak çok fazla tüketilirse çarpıntı ve uykusuzluğa neden olabilir. Yeşil çayın antioksidan kapasitesi çay ve kahveye göre daha fazladır. Günde 1-2 fincan yeşil çay tüketmek hem metabolizmayı hızlandırır hem de yaşlanmaya gidiş sürecini yavaşlatır.

(turktime)

Çok Oturuyorsanız 1 Dakikanızı Ayırın

Avustralya’da bulunan Queensland Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ofiste tüm gün oturmanın ciddi sağlık problemlerine neden olduğunu ortaya koydu. 



Araştırmada çalışanların düzenli aralıklarla 1 dakikalığına bile olsa ayağa kalkmalarının yüksek tansiyon ve aşırı kiloyu engellediği belirtildi.

Uzun süre oturmanın sağlığı olumsuz etkilediğini ortaya koyan uzmanlar, masa başında çalışanlara verdikleri kısa molalarda oturmak yerine hareket etmeleri tavsiyesinde bulundu.

İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, Avustralya'daki Queensland Üniversitesinde yapılan bir araştırma, masa başında çalışanların kısa süreli molalar vererek az da olsa hareket etmesinin, kalp sağlıklarını korumalarına yardımcı olduğunu gösterdi.

Uzmanlara göre, bu molalar ateroskleroz ve diyabet gibi hastalıklardan da korumaya yardımcı oluyor.

Araştırma ekibinden Genevieve Healy, verilen molaların sayısına göre, bel ölçülerinde önemli farklılıklar gözlemlediğini belirterek, iş yerinde ara sıra ayağa kalkarak hareket etmeyi alışkanlık haline getirenlerin bellerinin ortalama 4 santimetre daha ince olduğunu söyledi.

"Sağlık için daha fazla hareket edin" çağrısında bulunan uzmanların, masa başında çalışanlara yaptığı diğer bazı öneriler ise şöyle:

-Şayet bir iş arkadaşınızla konuşmanız gerekiyorsa telefon açmak yerine kalkıp yanına gidin.

-Her katta lavabo varsa, diğer katlardakileri kullanmaya çaba gösterin.

-Asansörü değil, merdivenleri kullanın.

-Telefon açmanız gerekiyorsa, ayakta açın.

(turktime)

Uyku Kilo Aldırır mı?

Çok yemek ya da az yemek nasıl ki kilo artışına sebep oluyorsa, çok fazla ya da az uyumak da, kilo aldırıyor.



Women's Health dergisinin ekim sayısındaki bir haberde; Laval Üniversitesi'nin yaptığı araştırma sonucunda, günlük doğru uyuma süresinin 7-8 saat arasında olduğunun belirlendiği belirtildi.

Araştımayı yapan Dr. Jean Philippe Chaput, şöyle konuştu: "Gereğinden az uyunduğunda, iştah bastırıcı leptin hormonu azalıyor ve iştah açıcı etkisi olan hormon artıyor.

Aşırı uyku da, daha az hareket anlamına geliyor ve daha az kalori yakımına yol açıyor. Boş vakitlerinizde hareket edin." 

-star

26 Şubat 2011 Cumartesi

İşte Lopez'in Güzellik Sırrı

Kozmetik dünyasının son keşfi üzüm; Jennifer Lopez'in de güzelliğinin, genç ve çekici görüntüsünün kaynağı oldu. 

Hollywood'un gözde yıldızları güzelliğin formülünü artık kozmetik ürünlerinde aramıyor. 

Dünyanın en çekici kadınları arasında gösterilen Jennifer Lopez'in genç ve güzel görüntüsünün sırrı; üzüm! 

Üzüm, kozmetik dünyasının yakın zamandaki en büyük keşfi. Özellikle üzüm çekirdeğinin güçlü bir antioksidan olduğunun tespiti, hem kozmetikçiler hem de kadınlar için heyecan verici. 

Kozmetikte üzümün en etkin kullanılan kısmı çekirdeği. Üzüm çekirdeği yağı (F vitamini) ve üzüm çekirdeği ekstresi (OPC- Oligomera Procyanide) bugüne kadar tespit edilmiş en güçlü antioksidanlar arasında. Öyle ki, etkisi C vitaminine göre 20 kat, E vitaminine göre 40 kat daha fazla. 

Üzüm çekirdeği anti-aging etkisinden dolayı, bağ dokusunu güçlendirerek cildi sıkılaştırıyor, daha yumuşak, gergin ve elastiki olmasını sağlıyor. OPC, üzüm çekirdeği yağı ve E vitamin içeren bakım sağlayıcı formülü özellikle makyaj, yağ artıklarını ve cilt kirlenmelerini yumuşak ve koruyucu bir şekilde temizliyor. Ayrıca UV Işınlarına karşı koruyor.

-habervitrini

Baş Ağrısını Yok Eden Öneriler

Baş ağrısıyla mücadele etmek için hemen ilaca sarılmayın.
 
Baş ağrısı bazen bütün bir gününüzü mahvedebilir...
İşte sizin için önerilerimiz;


Karanlık: Yaşadığınız migrene dayalı bir ağrı ise karanlık ve bir odada yatarak dinlenin.


Yürüyüş: Açık havada yürüyüş yapmak da baş ağrısına iyi gelir.


Masaj: Şakaklarınıza, kaşlarınızın arasından alnınıza doğru ve burun deliklerinin üzerinden başlayarak göz kenarlarına doğru masaj yapın.


Sıcak duş: Sıcak duş, vücudunuzda gevşeme hissi yaratır. Duşa girmezseniz, ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta bekletin. Ayak banyosundan sonra çorap giyin ve dinlenmek üzere yatın.


Soğuk kompres: Bir bezi soğuk suyla ıslatarak veya poşete buz koyarak başınıza soğuk kompres yapın.
 
(HABERVİTRİNİ)

Genç Kalmanın 12 Yolu

Yaşam tarzınızda bir takım değişiklikler yaparak vücut yaşınızdan çok daha genç görünmeniz mümkün! 

Beden Dilimiz Ne Söyler?

Diliniz sizin istediğinizi söyler ama beden dili gerçekleri ortaya döker. Kısacası beden dili sizi ele verir...

Diliniz sizin istediğinizi söyler ama
beden dili gerçekleri ortaya döker. Kısacası beden dili sizi ele verir...
Psikolojik tekniklerle insanların gerçek düşüncelerini okuyabilen Derren Brown, 'Bedenlerimiz değişmez bir şekilde, gerçekte nasıl hissettiğimiz hakkında ipuçları veriyor' diyor.

EL SAKLAMA
Birisiyle samimi olduğumuz zaman, ellerimizi görünür kılarız ve avuç içlerimiz yukarıya doğru döner. Ama yalan söylediğimiz zaman ellerimizi arkamıza veya ceplerimize saklama eğilimi gösteririz.
Erkek
arkadaşınızın sizden bir adım geride gitmesi, konuştuğu konudan rahatsız olduğu hakkında bir sinyal olabilir.

BURUN KAŞIMA
Burun kaşıma, beyaz yalanların klasik işaretidir. Yine de, sevgiliniz sizden gerçekleri saklarken, büyük bir olasılıkla gözlerine, kulaklarına, dudaklarına dokunuyor olabileceğini biliyor muydunuz? Erkekler gerçeği söylemediği zamanlarda elleriyle yüzlerine dokunuyorlar. Bu bedenlerinin, yalanlarına karşı koyuş biçimi.

YUTKUNMA
Bedenlerimizin yalanlarımıza bir diğer karşı koyuş biçimi ise boğazımızın işlevlerini yerine getirmesini kısıtlamak. Bu da konuşmayı zorlaştırır, yani eğer birisi yalan söylüyorsa sözcükleri dışarıya çıkarmak için sık sık yutkunur veya dudaklarını yalar.

GÖZ HAREKETLERİ
İşte yalanı gözlerden yakalama tekniği: Bu konuda yapmanız gereken ilk şey, sevgilinize cevabını bildiğiniz soruları sormak. Birlikte olduğunuz zaman yaptığınız bir şeyi sorun, örneğin 'Ne yemiştin' veya 'Nereye park etmiştik?' gibi. 'Cevabı düşünürken, gözlerinin nereye gittiğini izleyin. Karşınızdakinin konuşması bittikten sonra baktığı yerler, söylediklerinin doğru mu yalan mı olduğu konusunda ipuçları veriyor.

NEFES ALIP VERME
Yalan söyleyen birinin rahat nefes alamadığını sakın unutmayın. Baskı altında olduğu zaman, karnından nefes almayı bırakıp, göğsünden nefes alır.

-habervitrini

22 Şubat 2011 Salı

Mutfaktaki Sivilce İlaçları

Sivilcelerden muzdaripseniz, vereceğimiz birkaç küçük sır sayesinde savaşı siz kazanacaksınız.



Sivilce üzerine uygulanacak ilaçlar
Şiddetli akne için üretilmiş (A vitamini türevleri olan) birçok ilaç vardır ve bu ilaçlar sadece reçeteyle satılmaktadır. Eğer sizin de şiddetli akneleriniz varsa mutlaka bir cilt doktoruna görünmelisiniz. Bununla birlikte normal seyirde çıkan sivilceler için %2 salisilik asit içeren kurutucu losyonları denemelisiniz. Daha doğal ilaçlar için içlerinde çay ağacı ya da maydanoz olan ürünleri tercih edebilirsiniz.

Henüz çıkmadan yok edin

Yüzünüzde çıkmak üzere olan bir sivilce fark ederseniz, hemen ince bir kumaş ya da kağıt havlunun içine sardığınız buz küplerini o bölgeye bastırın. Aralıklarla 15 dakika uygulayın. Veya biraz kil maskesi alarak, tam o bölgenin üzerine sürün ve 30 dakika ya da gece boyunca bekletin.

Siyah nokta avcıları

Siyah noktalarınızı sakın sıkmaya kalkmayın, yoksa iz kalabilir. Bu işi dermatolog veya güzellik uzmanlarına yaptırabilir ya da siyah noktalar için üretilmiş ürünleri deneyebilirsiniz! Çünkü siyah noktalar, eğer çok derinde değillerse, bu ürünlerle rahatlıkla temizlenebilirler.

Büyümüş gözenekler

Soğuk yoğurdu yüzünüze uygulayarak 10 dakika bekletin ve sonra da ılık suyla durulayın. Yüzünüzü canlandıracak, fazla yağı ve bakteriyi alacak ve gözeneklerinizin daha sıkı görünmesini sağlayacaktır.

Kara lekeler

Sivilceler geçtikten sonra arkalarında bıraktıkları kara lekeler o kadar da kolay kaybolmayabilir. Bu sorun için bazı markaların çıkarttığı akne sonrası ürünleri deneyebilirsiniz.

Gizli ilaçlar

Sivilceleri kapatmak için içerisinde salisilik asit bulunan tedavi özellikli kapatıcıları tercih edin.

Makyaj sonrası sivilceler

Eğer kullandığınız bazı makyaj malzemelerinden, özellikle de fondötenden sonra sivilceleriniz çoğalıyorsa, bu ürünlerin içeriğindeki bazı maddeler gözeneklerinizi tıkıyor olabilir. Üzerlerinde ‘yağsızdır’ veya ‘sivilceye yol açmaz’ ibaresi bulunan ürünleri tercih edin.

İpucu: Sivilcelere son!

Yatmadan önce sivilcenin üzerine kalamin losyonu veya manyezi sütü sürün. Sabah kalktığınızda yok olduğunu görecek¬siniz. Başka bir yol da sivilcenin üzerine bal sürerek üzerini bantla kapattıktan sonra yatmaktır. Bal bakterileri öldürerek iyileşme sürecini hızlandırır.

Günlük sivilce önleme programı

Sabah

1. Temizleme: Yağlı ciltlere özel temizleme jeli ya da kremi kullanın.

2. Nemlendirme: Cildin fazla kurumasını engellemek için yağsız bir nemlendirici kullanın.

3. İlaç tedavisi: Kapatıcı özelliği olan ilaçları kullanın.
Akşam

1. Temizleme

2. Arındırma: Siyah nokta ve sivilcelere yol açan gözenek tıkayıcı maddelerden kurtulmak için yüz peelinglerini tercih edin. Ovalamayın! Peelingi hafif dokunuşlarla uygulayın.

3. İlaç tedavisi: Sivilce üzerine uygulanan ilaçlan tercih edin.

İltihaplı sivilceler

Yatmadan önce uçları beyazlaşıp gerginleşmiş sivilcelerinizin üzerine antibiyotik içeren ilaçlardan sürmeyi deneyin.

Bir gecelik sivilceler

Yatmadan önce soyulma özelliği olan ilaçlardan uygulamayı deneyin. Bu ilaçların içindeki salisilik asit sivilcenin küçülmesini sağlar.

T bölgesi

Özellikle T bölgesindeki gereksiz parlaklıktan kurtulabilmek için matlaştırıcı veya yağlanmayı önleyici ürünler deneyin. Bu tür ürünler fazla yağı emerek cildinizin pırlamamasını sağlar.

Saç çizgisinde çıkan sivilceler

Alında oluşan sivilceler, gözenekleri tıkayan saç kremleri veya saç şekillendirici ürünler yüzünden oluşabilir. Bu tür ürünlerin cildinizle temas etmemesini sağlayın. Bu ürünleri kullanmak zorunda kalırsanız, alnınıza bir saç bandı takın. Kasket tipi şapkalar da kiri ve teri hapsederek sivilcelenmeye neden olabilir. Şapkalarınızı temiz tuttuğundan emin olun.
 
Mucize taş
Şap taşı birçok kullanım özelliği olan mucize bir taştır. Taşı nemlendirerek iltihaplı sivilcenizin üzerinde gezdirin. Taşın üzerindeki tuz, sivilcenin bir gecede yok olmasını sağlayacaktır. Sivilceleri günde iki kez şap taşıyla ovalamak gerekir. Şap taşı aynı zamanda küçük kesiklerin kanamasını da durdurabilir. Bu taşı nereden mi bulacaksınız? Aktarlardan ya da eczanelerden edinebilirsiniz. Çoğu zaman şap kalemi ya da kanama durdurucu olarak da bilinir.

Minik sivilce baskınları

Bu ufak sivilceler için içinde çinko bulunan isilik ilaçlarını deneye¬bilirsiniz.

Mutfaktaki sivilce ilaçları

• Bir diş sarımsağı ikiye kesin (şaka değil) ve günde bir ya da iki kez sivilcenizin üzerine sürün. Sarımsak bakterileri ve dolayısıyla da sivilceleri öldürür. Açık yara şeklinde olan sivilcelere uygulamayın!

• Bir çay kaşığı kırmızı şarap sirkesini bir bardak suyla karıştırın ve sivilcelerinizin üzerine sürün. Açık yara şeklinde olan sivilcelere uygulamayın!

• İnce bir dilim patatesi sivilcenin üzerine yerleştirin ve gece yüzünüzden düşmemesi için de üzerine bant yapıştırın.
 
(ensonhaber)

Kadınlara Sağlık Rehberi

Kadın olmanın en büyük zorluklarından biri de sağlık alanında. Kadınların sık yaşadığı sağlık sorunları ve çözüm yollarını biliyor musunuz?


8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi, "kadına yönelik, şiddet", "Siyasette temsil oranı", Taciz-tecavüz", "Kadın istahdamı" gibi sorunları konuşuyoruz. Peki sağlık? Kadın olmanın en büyük zorluklarından biri de sağlık alanında. Çünkü kadınlar sadece kendi cinslerinde görülen pek çok hastalıkla da mücadele etmek zorunda. İşte tüm dünyada kutlanacak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden kadınlara sağlık rehberi…


MEME KANSERİ:


Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özcan Gökçe, erken tanının meme kanserinde çok önemli olduğunun altını çiziyor: “Erken tanı için temelde önerilen ve birbirlerini tamamlayan üç yöntem var: Bunlardan ilki, kendi kendine yapılan meme muayenesi. 20 yaş sonrasında her kadın âdetin 7–10 günleri arasında ayda bir kez memelerini muayene etmeli. Ayrıca 20 – 40 yaş arasında 1–3 yılda bir, 40 yaşından itibaren de yıllık olarak bir genel cerrahi uzmanına meme muayenesi yaptırılmalı. Üçüncü ve en önemli erken tanı için tarama yöntemi olan radyolojik görüntüleme metodu mamografi, 40 yaşından sonra düzenli yapılması halinde meme kanserinin erken yakalanmasında kilit rol oynuyor.”


RAHİMAĞZI KANSERİ:


Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Fıçıcıoğlu, “Rahim ağzı kanseri her yıl 500 binden fazla kadında görülüyor. Rahim ağzı kanseri tüm dünya kadınları arasında meme kanserinden sonra görülen en sık ikinci kanser türüdür. İstatistiklere göre 250 bin kadın her yıl bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Kansere dönüşmeden erken dönemde yakalanması pap-smear testi ile mümkündür. Bu yüzden, bütün kadınlara yılda bir defa smear testi önerilmektedir. Kanser öncülü bu hastalıkların cerrahi tedavileri tüm dünyada ve ülkemizde bilinmekte ve uygulanmaktadır. Ayrıca son yıllarda HPV`nin yüksek riskli bazı tiplerinin rahimağzı kanserinin ve onun öncül hastalıklarının hemen hepsinde ana neden olduğu, virüsün hücrelerde kansere dönüşümü başlattığı gösterilmiştir. Bu virüsün bulaşmasını önleyerek kanser ve diğer hastalıklardan korunmanın mümkün olabileceği ise son yıllarda öne çıkan bir konudur. HPV`nin kanser oluşturan yüksek riskli tiplerinden olduğu kadar cinsel siğillere yol açan HPV tiplerinden de korunmak önemlidir. Virüsün bulaşmasını kızamık, suçiçeği, grip gibi hastalıklarda olduğu gibi bağışıklık sistemi yoluyla, vücuda virüs girse bile onu savunma sistemimizle yok ederek önlemek, aşı ile mümkündür. HPV aşısı son on yılın en önemli toplum sağlığı ve kanserle mücadele çabalarının başında gelmektir. Koruyucu hekimlik açısından çocukluk çağından itibaren başlayarak kız çocuklarının ve hastalıkla karşılaşmamış genç ve yetişkinlerin aşının koruma şemsiyesi altına alınması gerekmektedir.”


OSTEOPOROZ:


Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ece Aydoğ, osteoporoz konusunda hastaları doğru tedavi konusunda uyarıyor: “Kadınlarda kemik kaybını hızlandıran nedenlerden en önemlisi menopozdur. Menopoz ile birlikte cinsiyet hormonları azalmaya başlayınca kemik kütlesi de azalmaya başlamakta ve ilerleyen yıllarda kırık riski artmaktadır. Bu kırıklar da birçok sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. Örneğin omurga kırıkları bel ağrılarına ilaveten zaman içersinde boy kısalmasına ve sırtta kamburlaşmaya yol açmaktadır. Bu durum kadında sindirim ve solunum problemlerine yol açabileceği gibi kas kuvvetinde azalmanın da katkısı ile denge bozukluğuna neden olmakta ve buna bağlı düşme riski artmaktadır. Dolayısı ile yeni kırıklara davetiye çıkarılmış olmaktadır. Tüm bunlar kadını günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı hale getirmekte ve sonuç olarak depresyon tablosuna yol açmaktadır. Ayrıca 65 yaş sonrası daha fazla gördüğümüz kalça kırıkları da ölüm riskine neden olabilmekte ve hayatta kalanlarda ise ağır özürlülük tablosu ortaya çıkmaktadır.


Osteoporozun en etkili tedavisi kemik kaybının önlenmesidir. Bunun için daha çocuk yaşlarda önlemler alınmaya başlanmalıdır. Çocukların diyetle yeterli miktarda kalsiyum ve fosfor alması ve yeterli düzeyde güneş ışığına maruz kalmaları sağlanmalıdır. Özellikle vücuda yük bindiren egzersizler daha çocukluk yıllarından itibaren yapılmaya başlanmalıdır. Hayat boyu sigara, fazla alkol ve kahve tüketiminden kaçınılmalıdır. Eğer osteoporoz tanısı almışsak ilaç tedavileri ve düzenli egzersiz ile kemik kaybını durdurabilir hatta bir miktar arttırabiliriz de. Ayrıca yine yaşlılarda düşmelerin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması kırık riskini önemli ölçüde azaltır. Bu önlemlerin başında dengeyi geliştirmek için yapılan egzersizler gelmelidir. Ayrıca hem kemik kütlesini arttıran hem de dengenin sağlanmasında önemli bir faktör olan kas kuvvetlendirme egzersizleri de mutlaka ilave edilmelidir. Görme ve işitme kusurları varsa mutlaka düzeltilmeli, sakinleştirici ilaçlardan kaçınılmalı, düşmeyi önlemeye yönelik ev düzenlemeleri yapılmalı, günlük yaşam aktivitelerinde yardımcı cihazlar kullanılmalı ve mutlaka D vitamini desteği verilmelidir.”


İDRAR KAÇIRMA:


Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kemal Sarıca, “idrar kaçırma” sorununun çözülebilir bir sorun olduğunu belirterek kadınların doktora gitmekten çekinmemesi gerektiğini belirtiyor. “Temelde kadınların hastalığı olan idrar kaçırmaya tıpta inkontinans denmektedir. İnkontinans 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından birinde görülüyor. Kişinin sosyal yaşantısını etkileyecek olan her idrar kaçırma bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir. İdrar kaçırma; öksürme, hapşırma veya gülme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda ortaya çıkabileceği gibi, daha az eforla da (yürümek, yataktan kalkmak gibi) meydana gelebilir. Bu tip idrar kaçırmaya zorlanma(sıkışma) tipi idrar kaçırma-inkontinans adı verilmektedir. Bu hastalarda kaçırma, kişinin ani olarak idrara çıkma ve sıkışma hissi ile beraberdir. Bazı kişilerde ise idrar kaçırmanın iki tipi de birlikte görülür. Bu tip idrar kaçırmaya da karışık tip inkontinans denir. İdrar kaçırma şikâyeti olan hastalarda tedaviden önce yapılacak tetkiklerle idrar kaçırmanın neden kaynaklandığını ve hangi tipte olduğunu belirlemek gerekir. Gerektiğinde ise ürodinami adını verdiğimiz idrar kesesinin fonksiyonlarının değerlendirildiği testi yapmak gerekir. Bu test de mutlaka bu konuda uzmanlaşmış bir ürolog tarafından yapılmalıdır. İdrar kaçırmanın tedavisinde ise mesane eğitimi, fizik tedavi yöntemleri (kasık adalelerinin güçlendirilmesi), ilaç tedavileri, elektrikle uyarma (stimulasyon), menopozdaki kadınlarda hormon tedavisi ve cerrahi yöntemler olmak üzere çeşitli tedavi alternatifleri bulunmaktadır. İdrar kaçırma sorunu çok önemli bir sosyal problem olup, günümüz modern tedavileri ile başarılı olarak ortadan kaldırılmaktadır.”


OBEZİTE:


Beslenme ve Diyet Uzmanı Zehra Akören, kilo problemi olan kadınların, çeşitli diyet programları uygulamalarının yanlış olduğunu vurguluyor: “Zayıflama diyeti diye bir Diyet yoktur. Diyetler; hastalar ve hastalıklar için vardır. Diyet negatif bir kelimedir etkisi olumsuzdur. Kilo problemi; hayatımızı düzene sokmakla, stres yönetimi ile düşüncelerimizi yapılandırmakla, SAĞLIKLI BESLENME -Egzersiz ile çözülür. Kişiler iç salgı bezlerinin (Tiroid, böbrek üstü bezleri, kadın doğum hormonları, leptin seviyesi vb...) sağlıklı çalıştığından ve gıda alerjilerinin olup olmadığından mutlaka emin olmalıdır”


KALP HASTALIKLARI:


Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, kadınlarda kalp krizi görülme sıklığının sanılanın aksine erkeklerden az olmadığını belirterek kadınlara önerilerde bulunuyor:
“Kalp krizinde özellikle 60 yaşından sonra kadınlar erkeklerle eşit duruma gelmektedirler. Bunun yanında kadınlarda olumsuzluk hastalığın tanınması ve tedaviye yanıtta da devam etmektedir. Araştırmalar, ilk kalp krizini izleyen 1 ay içinde ölüm riskinin, 6 ay içinde de ölüm riski ve yeniden hastaneye yatma gereksiniminin erkeklere göre kadınlarda daha yüksek olduğunu göstermektedir. İlk kalp krizinden sonra kadınlarda ölüm riskinin erkeklere göre %70 daha fazla olduğu saptanmıştır. Kadın hastalara sigara içmemelerini, yağlı yiyeceklerden ve dolayısıyla obeziteden kaçınmalarını, yüksek tansiyonlarını takip ettirip gerekiyorsa düzenli ilaç kullanmalarını, düzenli beslenmelerini ve haftada en az 3 kez 45 dakika düzenli spor aktivitelerinde bulunmalarını, stres ve depresyondan kaçınmalarını tavsiye ediyoruz.”
 
-habervitrini

21 Şubat 2011 Pazartesi

Zekayı Canlandıran Gıdalar

Zihin yorgunluğunu yenmek ve yüksek zekaya sahip olmakta beslenme çok önemli rol oynuyor. Ancak, şifalı bitkilerin de zekayı canlandırıcı etkileri var.

16 Şubat 2011 Çarşamba

Hayalinizdeki Cilde Sahip Olabilirsiniz

Bu alışkanlıkları edindiğinizde, cildinizin hayallerinizdeki güzelliğe yavaş yavaş yaklaştığını göreceksiniz!... İşte o tavsiyeler!..

Eğer yaparsanız cildiniz hayallerinizdeki gibi olur...
Vücudumuz ilk sinyallerini cildimiz üzerinden verir. Cildimiz, hislerimizin ve yiyip içtiklerimizin göstergesidir. İyi dinlenip dinlenmediğimizi bile ele verir. Bu alışkanlıkları edindiğinizde, cildinizin hayallerinizdeki güzelliğe yavaş yavaş yaklaştığını göreceksiniz!
MASAJ YAPIN
Vücudunuzu dinlendirmek için iyi bir masajdan daha sakinleştirici bir şey yoktur. Her duştan sonra masaj yağınızı alın, nemli vücudunuza, ayaklarınızdan başlayarak göğsünüze doğru dairesel hareketlerle yayın.
DETOKSDoğal meyve suları vitamin açısından zengindir. Toksinleri atmaya yarar ve sindirimi kolaylaştırır. Güne taze bir bardak elma, kivi ya da nar suyuyla başlayıp daha iyi hissedebilirsiniz.
BESLENMEYE DİKKAT
Sabah'taki habere göre, iyi beslenmek için diyetisyenlere para dökmenize gerek yok. Sıkı bir kahvaltı, öğlene doğru yoğurt, öğlen yemeğinde yeşil salata ile ızgara et ya da balık tercih edilebilir, akşam yemeğinde ise sebzeyle proteini artırabilirsiniz. Bu alışkanlıkla kendinize daha hafif, sağlıklı ve güzel hissedeceksiniz.
KAFEİN YERİNE SU
Birkaç günlüğüne sigara ve kafein tüketimini durdurun. Kahve ya da sigara içmek istediğinizde onlar yerine bol bol su içmeye çalışın.
ÖLÜ DERİDEN ARININ
Kışın teniniz oksijensiz ve soluk görünür. Günde 30 dakikanızı bile almayacak küçük rötuşlarla vücudunuza meyve özleri uygulayıp ölü derilerinizden arınabilirsiniz.
CİLDİNİZİ ARINDIRINMakyaj çıkartmaya asla üşenmeyin. Makyajınızı temizledikten sonra yüzünüzü iyi bir tonikle yıkayıp, su bazlı bir nemlendiriciyle esnek, temiz ve yumuşak tutun.



SACİTASLAN

13 Şubat 2011 Pazar

Sevgilinizi Aşık Etmenin Yolları

Sevgililer Günü'nde partnerinizi kendinize yeniden âşık etmek için afrodizyak iksirlerden yararlanın..

 

7 Şubat 2011 Pazartesi

Baş Ağrısını Atlatmanın Yolları

Baş ağrısı bazen bütün bir gününüzü mahvedebilir...


Baş ağrısıyla mücadele etmek için hemen ilaca sarılmayın.
 
İşte sizin için önerilerimiz;


Karanlık: Yaşadığınız migrene dayalı bir ağrı ise karanlık ve bir odada yatarak dinlenin.


Yürüyüş: Açık havada yürüyüş yapmak da baş ağrısına iyi gelir.


Masaj: Şakaklarınıza, kaşlarınızın arasından alnınıza doğru ve burun deliklerinin üzerinden başlayarak göz kenarlarına doğru masaj yapın.


Sıcak duş: Sıcak duş, vücudunuzda gevşeme hissi yaratır. Duşa girmezseniz, ayaklarınızı sıcak su dolu bir kapta bekletin. Ayak banyosundan sonra çorap giyin ve dinlenmek üzere yatın.


Soğuk kompres: Bir bezi soğuk suyla ıslatarak veya poşete buz koyarak başınıza soğuk kompres yapın.
 
(HABERVİTRİNİ)

Kış Hastalıklarından Korunma Yolları

Havaların soğumasını fırsat bilen solunum yolu enfeksiyonları ile karşılaşmaya hazır mısınız? 
Cevabınız 'hayır' ise önerilerimize dikkat!


Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, genellikle kışın görülen solunum yolu enfeksiyonları ve korunma yolları hakkında Takvim'e bilgi verdi.


Nezleyseniz antibiyotik almayın
Çoğunlukla sonbahar ve kış aylarında görülen nezle genelde 1-2 hafta sürebilen bir solunum yolu enfeksiyonudur. Virüsün bulaşması havaya yayılan mikroplarla ya da mikropların olduğu eşyalara temas etmesinin ardından daha sonra elin gözlere/yüze teması ile olmaktadır. Burun akıntısı ve tıkanıklığı ile başlayan hapşırık, boğaz ağrısı, öksürük, hafif ateş ile devam eden belirtileri vardır. Çoğunlukla 1 haftada iyileşme sağlanabilir; ancak hastalık 2 haftadan uzun sürüyorsa, akla alerjik bir hastalık ihtimali mutlaka gelmelidir. Korunmak için mümkün olduğunca havasız ve kapalı ortamlardan kaçınmak, sık sık elleri yıkamak gerekmektedir.


Klavyelere dikkat!
Hastalığı taşıyan kişilerin öksürmesi ya da hapşırması ile doğrudan temasla bulaşan grip bazen de kapı kolları, klavyeler, telefonlar gibi eşyalar ile bulaşabilen bir enfeksiyondur. Belirtileri arasında ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırık, baş ağrısı, kaslarda ve eklemlerde ağrı ve halsizlik sayılabilir.


Öksürüğün süresine dikkat!
Öksürük ; 5-20 güne kadar uzayabilir. Balgam genellikle koyu renkli olur. Akut bronşit, çoğunlukla sigaraya bağlı olan kronik bronşitten farklı bir hastalıktır. Kronik bronşit, en az iki yıl üst üste ve bu iki yılın en az üç ayında öksürük ve balgamla seyreden ilerleyici bir rahatsızlıktır.

(habervitrini)

5 Şubat 2011 Cumartesi

Hollywood Yıldızlarının Güzellik Sırları

Julia Roberts, özel formüllerle evde kendi pişirdiği ekmeği yiyerek diyet yapıyor. Michelle Pfeiffer ‘ın sırrı, tabaklar dolusu balık yemek... 

4 Şubat 2011 Cuma

Bir Türlü Uyuyamıyorsanız

Uykunuz gelmediyse sakın yatağa girmeyin...

Prof. Dr. Burhanettin Uludağ “Yastığa başınızı koyduktan sonra 20 dakika içinde hala uyuyamadıysanız uyuyamayacaksınız demektir. En iyisi yataktan çıkıp gevşeme için kitap okuma, televizyon seyretme gibi aktivitelerde bulunun.” Dedi.

İşte iyi bir Uyku Hijyeni İçin Dikkat edilmesi ve yapılması gerekenler;

Yatağa Gitmeden Önce Uykunuzun İyice Gelmesini Bekleyin
Eğer her gün düzenli olarak yatağa gittiğiniz saatte uykunuz henüz gelmemişse, gevşemeye çalışın, kitap okuyun, müzik dinleyin ya da rahatlatıcı diğer aktivitelerde bulunun.

Yatmadan Önce Yemek Yeme Alışkanlığını Terkedin
Yatmadan önce yaptığınız kısa alışkanlıklar, hafif bir içecek , kitap okuma, müzik dinleme gibi aktiviteler uykunuzu kolaylaştırabilir. Ancak yatmadan kısa sure önce yoğun egzersiz, yemek yeme kaçınmanız gereken davranışlardır.

UYKUNUZ GELMİYORSA YATAĞI TERKEDİN.
Eğer yastığa başınızı koyduktan sonra 20 dakika içinde hala uyuyamadıysanız uyuyamayacaksınız demektir. En iyisi yataktan çıkıp gevşeme için kitap okuma, televizyon seyretme gibi aktivitelerde bulunun.

Uyku ve Uyanma Saatleriniz Düzenli Olmalı
Hafta sonları veya tatilde uyku ve uyanma saatlerinizi değiştirmemeye çalışın. Böyle zamanlarda da her zamanki saatinizde yatıp kalkın.

Yatağı Yalnızca Uyumak İçin Kullanın
Yatakta televizyon seyretme, kitap, gazete okuma, bilgisayar oyunu oynama, yemek yeme gibi davranışlardan kaçının

Akşam Yemeğinden Sonra Kafein Almayın
İçtiğiniz 1 kahvede bulunan kafeinin 6-8 saat etkili olduğunu bilerek akşam saat 18.00'den sonra kafein tüketmeyin.

Uyku Saatinizde Sigara İçmeyin
Çünkü nikotin beyni uyaran bir maddedir. Yatmadan önce sigara içmeyin.

Uyku Hapı Kullanma Alışkanlığı Edinmeyin
Unutmayın uyku düzeni bir alışkanlıktır ve kendiliğinden olması gereken bir şeydir. Bu nedenle ilaçla sağlanan uyku size yarardan çok zarar getirebilir.

Yatmadan Önce Sizi Tasalandıracak Konulardan Uzak Durun
Unutmayın yatak günün muhasebesinin yapıldığı yer değildir. Eğer böyle yaparsanız uykuyu dalma sorun olacaktır.

Yatak Odanız Sessiz, Sakin ve Serin Olmalıdır

Yatak odanız sade döşenmiş olmalı, sessiz, karanlık ve serin olmalıdır. Işık ve sıcak uyku kaçıran faktörlerdir. Eğer ışık olsun istiyorsanız yatak odasını değil, koridorunuzu aydınlatın. İllaki ses olsun isterseniz hafif, yumuşak bir müzik dinleyebilirsiniz.
Evinizi Beyaz Yerine Sarı Işıkla Aydınlatın. Oturma Odanız Çok Aydınlık Olmasın
Beyniniz beyaz tondaki ışığı güneş ışığı sanar ve melatonin isimli uyku hormonunun salgılanması azalır. Bu da uyku kalitenizi bozar.

(habertürk)

27 Ocak 2011 Perşembe

Azra Akın Nasıl Zayıf Kalıyor ?

Dünya güzeli Azra Akın, İngiltere’de obezite kampanyasının yeni yüzü oldu.

 

23 Ocak 2011 Pazar

Sabah Güzelliği İçin Basit Tüyolar

Sabah kalktığınızda kendinizi daha güzel ve canlı hissetmek istiyorsanız, basit ipuçlarımıza dikkat edin.


Yatmadan önce mutlaka retinol veya glikolik asit içeren bir kremi maske şeklinde yüzünüze iyice sürün. Sabah kalktığınızda ölü derilerinden arınan cildiniz, ışıl ışıl görünecektir.

• Eğer cildiniz duyarlıysa, yüzünüzü her zaman salisilik asit içeren bir temizleyiciyle iyice yıkayıp, hyaluranik asit içeren bir kremle nemlendirin.

• Saçınıza ve cildinize nem vermesi için yatak odanıza mutlaka havayı nemli tutan bir buhar aleti koyun.

• Cosmotürk'teki habere göre, sabah kalktığınızda tırnak diplerinizin manikürlü gibi görünmesi için, yatmadan önce tırnak diplerinize yoğun nem veren bir krem sürün.

• Saçlarınız uzunsa, iki yandan örerek uyuyun. Böylece birbirlerine dolaşmazlar, hem de düzgün dalgalarınız olur.

(habertürk)

22 Ocak 2011 Cumartesi

Masa Başında Kilomu Alıyorsunuz ?

Yorucu mesai ve sürekli masa başı işe rağmen kilo vermek mümkün!

Zamanı belli olmayan  molaları, dengesiz mesai saatleri ve yorucu, uzun çalışma koşulları nedeni ile ofiste dengeli beslenmek oldukça zahmetli olabiliyor.

Günlük hareketlerimizin azalması ve masa başı çalışma koşulları kilo almamıza ve vücut yağımızın artmasına neden oluyor. Oysaki vücudumuzu korumanın birinci yolu yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlamamızdan geçiyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Müge Aksu, iş yerindeki uzun mesai saatleri nedeniyle iş performansının da etkilendiğini belirterek, bu konuda çeşitli önerilerde bulundu:

1. Kahvaltıyı atlayıp, yağ ve kaloriyi artırmayın!

Şehirleşme ile birlikte, sabah erken kalkıp işe yetişme telaşı içinde atlanan kahvaltı güne enerjisiz başlanmasına neden oluyor. Kahvaltı yapılsa da kalitesi kötü, kalori ve yağ oranı yüksek poğaça, açma, simit gibi kolayca ulaşılabilen besinlerin tercih edilmesi kilo dengesinin korunmasını zorlaştırıyor. Ancak kahvaltı, güne daha zinde ve  başlanmasına, hayat akışına uyum sağlamaya ve performansın artarak, daha enerjik olunmasına katkıda bulunuyor.

2. Şekerdeki dengesizlik yeme nöbeti yaratıyor

Kan şekerindeki dengesizlik, iştah kontrolünde problem yaratıyor. Kan şekerini düzenlemek, kişinin kendine hakim olmasını da kolaylaştırıyor. Kan şekeri dengesinin bozulması yeme nöbetlerinin gelişmesine, kontrolsüz yeme davranışının başlamasına neden oluyor. Öğün atlamak bu açıdan tüm dengeleri altüst ediyor. Kan şekeri düşüp, açlık başladığında beyinsel fonksiyonlarda da azalma görülüyor. Konsantrasyon bozuluyor ve zihinsel beceriler yavaşlıyor. Bu nedenle 2,5 – 3 saatlik aralarla beslenmek, öğün aralarının 5 saati aşmamasına özen göstermek gerekiyor. Ara öğünler için meyve, kepekli bisküvi, küçük kepekli bir sandviç veya tost, kuru meyveler, kontrollü miktarda fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, meyveli veya probiyotik yoğurtlar, süt, salep ve ayran tercih edilebilir.

3. Posasız beslenme kan yağlarını yükseltiyor

Posa–lif tüketimi tokluk süresini artırırken, sürekli oturulduğu için gelişebilecek olan kabızlık problemini de en aza indirmeye yardımcı oluyor. Posasız beslenme hem vücut hem de kan yağlarının artmasına yol açıyor. Gün içinde tüketilen sebze–meyve miktarını artırmaya, haftada 2-3 kere baklagil yemeye, beyaz ekmek yerine esmer ekmek, pirinç yerine bulgur tüketmeye özen göstererek, alınan posalı besin miktarının çoğaltılması gerekiyor.

4. Fazla çay ve kahve su isteğini azaltıyor

Özellikle masa başı çalışırken sıkıldıkça içilen ya da konuklara ikram ederken eşlik etmek için içilen çay, kahve ve gazlı içecekler su içme isteğini azaltıyor. Diüretik etki göstererek vücudun su dengesini bozuyor. Su seviyesinin azalması ile yorgunluk,  ve dikkat problemi yaşanıyor. Bitki çayları, süt, ayran, taze sıkılmış meyve suyu, maden suyu miktarları çok artırılmamak şartı ile tercih edilebilir. Kahve veya çay tüketmek istendiğinde tam süt ile yapılan kahve, limonlu soğuk çay veya yeşil çay içilebilir.

5. Haftada bir gün sütlü tatlıya izin var…

Ofisteki doğum günü partileri, özel davetler, konukların getirdiği tatlı, yaş pasta gibi ağır abur cuburlar da günlük aldığımız boş kalori miktarını artırıyor. Tatlı yiyecekler çok istendiğinde, meyve tatlısı veya sütlü tatlılar ara öğün olarak haftada bir defa tüketilebilir.

Ofis içi egzersizle enerjinizi arttırın!

Ofis içi egzersiz, kemik yoğunluğunun korunması açısından önem taşıyor. Böylece metabolizma hızı artıyor ve dinç, dinamik vücut sayesinde verimli çalışma sağlanıyor. Yemeğe giderken yürümek veya yemek sonrası kısa mesafeli yürüyüşler yapmak, ofis içinde asansör yerine merdiveni tercih etmek bile harcanan enerjiyi artırıyor. Orta şiddette haftada 150 dakika yürümek öneriliyor. Sağlıklı bir bireyin gün içinde 10 bin adım atması gerekiyor. Ofiste her saat başında iki defa yapılan esneklik egzersizleri de idealdir.

(vatan)
 

Yaşamkafe Copyright © 2010 Fashionzine is Designed by Ipietoon for Bie Blogger Template
In Collaboration With Teen Celebrities