Evlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Evlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Şubat 2011 Cumartesi

Anne Adaylarına Önemli Hususlar

Gebelik süresince anne adayının her konuda kendisine dikkat etmesi gerekir. Bedensel ve psikolojik olarak olumlu geçen bir gebelik sonucunda aynı şekilde bedensel ve psikolojik olarak sağlıklı bir bebeğe sahip olunabilinir. 

Gebelikte de her mevsimde dikkat edilecek hususlar önem taşımaktadır.

Kış mevsiminde gebeliklerini daha rahat geçirmeleri için Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Yurdanur Aktan Erkılıç anne adaylarına önerilerde bulundu.

Kış gebeleri besinsel anlamda en şanslı gebelerdir. Kış sebze ve meyveleri annenin sağlığı, iyi beslenmesi ve gelişmekte olan bebeği için bol mineral ve vitamine sahiptir. Sağlıklı bir gebelik yaşayabilmek için anne adayının öncelikle beslenmesine çok dikkat etmesi gerekir.

“ANNE ADAYININ ELİNE BİR BESLENME PROGRAMI VERMEK İYİ BİR YAKLAŞIM DEĞİLDİR.”

Mevsiminde yetişen sebze ve meyveler ihtiyacı bol bol karşılar. Anne adaylarının fiziksel gelişimini tamamlamış besin depolarının dolu olarak gebeliğe başlamaları gerekir. Gebelik süresinde ise anne adayının sadece günlük yaşamını sürdürecek yeterli besin ve enerji alması kafidir. İlk aylarda kilo alamamak korkulacak bir durum değildir. Bulantı, kusma ve iştahsızlık kilo alımını ilk aylarda engelleyebilir ancak tüm gebelik boyunca ortalama 10-12 kg almak normal olandır.

Anne adayının günlük protein ihtiyacı 20 gr'dir.15-20mgr demir,500mgr kalsiyum alması gerekir. Proteinler bitkisel ve hayvansal olarak iki türdedir.Ve her iki protein grubu da tüketilmelidir.

Hayvansal proteinler = Et -süt-peynir-yoğurt-yumurta.

Bitkisel proteinler = Kuru baklagiller-fasulye-nohut-mercimek-barbunya v.s.. balık tüketilmesi gereken en önemli proteinlerden biridir. Bebeğin zeka gelişimi üzerinde olumlu etkisi olan omega 3 ve omega 6 yağ asitlerine sahiptir.

KIŞ MEVSİMİNDE BESLENME:

• Kış mevsimi balık yönünden zengindir. Kalsiyum bebeğin 8.haftadan itibaren oluşan kemik ve dişleri için gereklidir ve gebelikte normalin iki katı kalsiyum almak gerekir. Anneden bebeğe geçen yani sürekli kayba uğrayan bir elementtir ve karşılanması gerekir.

• Et-yumurta-kuru baklagiller protein+demir içerir. Bebekte beyin, kas, diş ve kan yapımını sağlar

• Süt ve süt ürünleri protein ve kalsiyum içerir ve bebekte kemik, diş gelişimi ve büyümesini sağlar. Gebelerde demir eksikliği halsizlik, yorgunluk, uykuya meyil, nefes darlığı, çarpıntı gibi şikayetlere neden olur. Demir eksikliğinde bebek gelişim bozukluğu, erken doğum, düşük ve ölü doğum yapma riski de vardır. Gebeler yiyeceklerden her türlü mineral ve vitaminleri alsalar da kalsiyum ve demir hariçten ilaç olarak da verilmelidir.

• C vitamininden zengin sebze ve meyveler bağırsaktan demir emilimini hızlandırırlar. Süt demir emilimini azalttığı için demir ilaçlarını sütle almamak gerekir

Mevsimlerle beslenme arasında büyük bir bağlantı vardır. İnsan sağlığı ve hastalıkları hava şartlarına, vücuda giren yiyecek ve içeceklere, kişinin yaşadığı ortama hareketlilik durumuna, fizik etkenlere, psikolojik durumuna bazı dış etkenlere ve alışkanlıklarına bağlıdır. Kış sebze ve meyveleri gebeler için çok gerekli vitamin ve mineraller içermektedir. Dikkat çeken bir husus şayet yeterince ve dengeli beslenilirse bu sebze ve meyvelerinin diğer bir yararı posalı gıdalar olması ve hızlı kilo alımını engellemesidir.

KIŞ SEBZELERİ:

Karnabahar, brokoli, lahana, ıspanak, pırasa, kereviz maydanoz, dereotu, kabak, turp, patates patlıcan havuç vs...

KIŞ MEYVELERİ:

Portakal, Mandalina, ayva, nar, greyfurt, elma vs...

Görüldüğü gibi bu gruplar vücut toksinlerini atmak,kilo almamak gibi nedenlerle özel programlarda tavsiye edilen sebze ve meyvelerdir.

Bu nedenle ve besin değerleri bakımından kış gebelerinin oldukça şanslı olduğu söylenebilir.

ZARARLI YİYECEKLER:

Fast food ürünler, kızartılmış patatesler bebek için zehirli bir takım maddeler içerdiğinden zararlıdır. Evde yapılan kızartmalar daha az ısıda yapıldığından zararlı değildir.

Katkısız, mevsiminde yetişen gıdalar tercihimiz olmalıdır.

KIŞ GEBELERİNİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN DİĞER BİR HUSUS GİYSİLERDİR:

- Soğuk havalarda ısınmak için giyilen sıkı, naylon, sentetik giysiler zararlıdır. Hava geçirme özelliği olmadığından terleme ve buna bağlı mantar enfeksiyonlarına neden olmalarından dolayı bu tür giysiler iç çamaşırları, pantolonlar tercih edilmemelidir. Kış aylarında yünlü , pamuklu, havalanabilir, yumuşak giysiler tercih edilmelidir.

- Kış aylarında güneşten daha az yaralanmakla birlikte her gün bir(1) saat açık havada yürümek oturmak, gereken D vitamini için yeterli olabilir.

- Kış aylarında kapalı ortamlarda kalabalıkta damlacık enfeksiyonları (nezle,vs..) daha hızlı yayılacağından gebelerin uzun süre bu ortamlarda bulunmamasını tavsiye ederiz.

- Gribal enfeksiyonların yaygın olduğu bu mevsimde tokalaşmak,öpüşmek risk artırıcı olduğundan uzak durulmalıdır.

- Evlerde soba ve kaloriferlerinin kuruttuğu havayı kaynayan bir çaydanlık, ıslak bezler gibi tedbirlerle nemlendirmek faydalıdır.

- Gebeler güzeldir, çekicidir, kutsaldır. Güzel kış günlerinde güzel gebelerin güzel bebekleri olmasını temenni ederiz.

(HABERTÜRK)

9 Ocak 2011 Pazar

Uzun İlişki Yaşayanlara Müjde

Evlilikle sonuçlanmasa bile o kadar yararlı ki...

EVLİLİKLE sonuçlanmasa dahi, 5 seneden daha uzun bir ilişkiniz varsa, işte size iyi haber. 


Yeni Zelanda’daki Otago Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre uzun ilişkiler, depresyon, intihara teşebbüs, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi riskleri azaltıyor. 

1000 kişi üzerinde yapılan araştırmada uzun zamandır ilişkisi olan kişilerin ruhsal sağlıklarının daha iyi olduğu ortaya çıktı. 

30 yaş üzerinde ilişkisi olmayan kişilerdeki depresyon belirtileri yüzde 16 iken, 2-4 yıl arasında ilişkisi olan kişilerde bu oran yüzde 10 civarında... 

Belirtiler 5 yıldan daha uzun ilişkisi olanlarda ise yüzde 9 oranında görüldü.

GAZETE HABERTURK

6 Ocak 2011 Perşembe

Mutlu Evliliğin Anahtarı

Uzmanlar, evlilikte sevmek ve sevilmenin tek başına yeterli olmadığını, atılacak minik adımlarla bu duyguların ifade edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

ABD'de evli çiftler üzerinde yapılan bir araştırmada eşlerin birbirlerinin ellerini tutmasının sinirlerin fark edilir bir şekilde gevşemesine sebep olduğu ve eşin eli tutulduğunda, duyguların daha rahat ortaya çıktığı görülmüş.

Evliliklerde en çok yaşanan sıkıntıların başında eşlerin birbirlerine karşı asık suratlı ve somurtkan bir tavır sergilemeleri geliyor. Asık bir surat, baskılanmış öfke ve sıkıntıların su yüzüne çıkmasına  yol açar ve negatif enerji yayar. Güleryüz ve tebessümün, muhabbetin kaynağı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, ''Muhabbet, bizi mutlu edecek yegane ilaçtır. Eşinize karşı tebessüm göstermek zor olmasa gerek'' diyorlar.

Sevgiyi ifade etmek kadınlara oranla erkekler için çok daha zordur. Kadınlar, erkeklerin sevdiklerini söylememelerinden yakınırlar. Uzmanlar sevgi sözcüklerinin daha sıklıkla kullanılmasının, ilişkiyi sağlamlaştıracağı görüşünde birleşiyorlar.

''Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin'' diyen uzmanlar, şöyle devam ediyor:

''İçinizden geldiği gibi sözcükleri sıralayın. Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O  zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri saymayı deneyin. Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve bu iyi şey neden gerçekleşti diye sorun. Araştırmalar bunu yapanların 3 ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiklerini gösteriyor. 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harwardlı bilim adamı Dr. Herbert Benson, bütün dua etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı bir gevşeme tepkisi uyandırdığını söylüyor.''

Eşlerin, işleri, dostları için giyindiklerini, erkeklerin, eve gelir gelmez pijamalarını giymemeleri gerektiğini belirten uzmanlar, kadınların da eşlerinin geleceği saatte daha güzel giyinmeleri gerektiğini belirtiyorlar.

Kadınların evlilik yıl dönümü, doğum günü gibi özel günlerde çok hassas olduklarını kaydeden uzmanlar, erkeklerin en azından doğum ve evlilik yıl dönümünü unutmamalarının önemine işaret ediyorlar.

Eşin görebileceği yerlere bırakılan sevgi notlarının evliliği canlandırıcı etkisini olduğuna işaret eden uzmanlar, ''Evde minik kağıtlara minik sözler yazıp kimsenin ulaşamayacağı (size özel yerler olursa iyi olur) yerlere bu mesajları bırakın. Sevginizi ifade etmek, bu duygunun beslenmesine vesile olacaktır'' dediler.

Eşlerin iyi giyinmesi, süslenmesi ve birbirlerine değer verdiklerini hissettirmeleri çok önemli olduğunu, ancak bugün bunun ters işlediğini savunan uzmanlar, ''İş ve arkadaşlar için iyi giyinilirken, eşler birbirlerine bu yönde değer vermezler. Siz de haftada bir gün güzelce giyinin, ama dışarı çıkmayın, evde baş başa vakit geçirin'' şeklinde öneride bulundular.

-''KAHVALTIDA MUHABBET EDİN''-

Emretmek, bütün konuşmalarda emredici bir üslup kullanmanın hitap edilen kişiyi rencide ettiğini ifade eden uzmanlar, bu kişinin eşiniz olmasının daha da üzücü olacağından, emir kipiyle konuşmak yerine, rica etmeyi denemek gerektiğini söylediler. Bu tür konuşmanın kişiye daha çok saygınlık kazandıracağının altını çizen uzmanlar, böylece, eşin gerçekten hayat ortağı olduğunun gösterilmiş olunduğunu kaydettiler.

Sabah kahvaltılarının beraber yapılmasını öneren uzmanlar, ''Uyku mahmurluğunu yenip, eşinizle biraz da erken kalkıp kahvaltıda muhabbet etme fırsatı bulabilirsiniz'' diyorlar.

Dışarıda baş başa yemek yemenin evlilik için terapi niteliği taşıdığını belirten uzmanlar, şöyle devam ettiler:

''Aynısı evde daha az maliyetli olur diye düşünmeyin. Özellikle çocuk sahibi olan çiftlerin en önemli sorunlarından biri, kendilerine vakit ayıramamalarıdır. Bütün gün çocukla işle uğraşmak anne ve babayı yorar. Bir saat de olsa çocukları bir yakınınıza emanet edip, eşinizle dışarıda yemek yemek size güç katacaktır. Aslında ihtiyacınız olan farklı bir ortamda, yalnız konuşabilme, birbirinize vakit ayırma fırsatı verecektir.''

Eşlerin ailelerine göstereceği muhabbetin, birbirlerine göstereceği muhabbeti de artıracağına dikkat çeken uzmanlar, eşlerin birbirleri hakkında ima edici, itham edici, yargılayıcı, denetleyici sözler sarf etmesinin ve bunun davranışlarla da yapılmasının olumsuz sonuçlar doğuracağını belirttiler.

Evlilikte itham edici tavırlar yerine, sevgi mesajlarının verilmesi önerildi.

(yetenek)

30 Aralık 2010 Perşembe

9 Adımda Olumlu Hayat Akışı

Hayatta sürekli kaybettiğini ve şanssız olduğunu düşünmek, hayatınızı mahvedebilir. 

Düşüncelerin insanların görüntü ve yaşamlarına etkilerini araştıran ABD’li psikiyatr Dr. Daniel Amen, “Change Your Brain, Change Your Body” (Beyninizi Değiştirin, Bedeninizi Değiştirin) adlı kitabında “otomatik olumsuz düşünce ” kavramını “kafanızda size iyi bir evlat, iyi bir anne, iyi bir çalışan olmadığınız gibi olumsuz şeyleri söyleyen sesler” olarak niteliyor.

DOKUZ OLUMLU YOL
Dr. Amen, hayatın akışını da olumlu hale dönüştürmenin dokuz yolunu sıralıyor:

* “Ya hep ya hiç”çi olmayın. Tek bir olumsuzlukla kendinizi bırakmayın.
* Asla “asla” demeyin. Bu tür genellemelere set çekin.
* Her şeyde pozitif bir yan bulmaya çalışıp ruh halinizin iyi olmasına yardımcı olun.
* Duygular yerine mantıkla karar verin. Duygularınızla kanıya vardığınızda onu sorgulamazsınız.
* “Zorundayım”, “Yapmam gerekli” gibi kavramlar suçluluk duygusuna iter. Bu duygudan kurtulun. Yapabildiğiniz kadarını yapın, kendi sağlığınız veya huzurunuz pahasına bir şey yapmayın.
* Kendinize bazı benzetmeleri yapıştırmayın. “Ben hep kaybederim” tavrı, hareketlerinizin kontrolünü kaybetmenize neden olur ve olumsuz şeye gerçekten inanırsınız.
* Falcılıktan vazgeçin. Sonucu bilmemenize rağmen en kötüsünün olacağını tahmin etmekten vazgeçin.
* İnsanların ne düşündüğünü bilemezsiniz. Bu nedenle biri size baktığında sizi yargıladığını düşünmekten vazgeçin.
* Yaptıklarınızdan kendiniz sorumlusunuz, başkalarını suçlamayı bırakın.

GAZETE HABERTURK

Erkeğinizin Aklından Ne Geçiyor?

Her kadın sevgilisinin aklından geçenleri bilmek ister. İşte erkeğinizin aklından geçenler…

Erkekler için kalplerini bir kadına açıp, içindekileri dile getirmek bir hayli uzun sürer.

Evlilikte Kilo Aldıran 3 Tuzak

Acı ama gerçek; beslenme uzmanları, kadınların evliliklerinin ilk beş yılında hızla şişmanlamalarının son derece sık rastladıkları bir durum olduğunu ve genellikle ilk yıl ortalama 8-10 kilo alındığını söylüyorlar. 

26 Aralık 2010 Pazar

Bebek Odasına 6 Pratik Çözüm

"Bebek odası nasıl hazırlanır?" sorusuna altı yanıt...

Bebek odası mobilya ve aksesuarlarını seçmeden önce düşünmeniz gereken bir çok şey var. İşte size hayalinizdeki odayı gerçekleştirmenizi sağlayacak mini bir rehber

Birçok anne adayı bebeği için masallardaki gibi bir oda hayal eder. Fakat çoğu zaman bu hayaller bebek o odada yaşamaya başladığında hiç de pratik çözümler sunmaz. İşte yeni misafiriniz gelmeden yapmanız gerekenlerle ilgili ipuçları:

1. Tüm çocukluğunu geçirebileceği bir oda hazırlayın

Ne kadar güzel gözükürse gözüksün bebek odasına çok fazla “bebeksi” objeler ve renklerle doldurmayın. Çocuğunuz ana okuluna başladığında odadaki bu açık pembe ve mavi tonları biraz garip kaçmaya başlayabilir. Sabah Gazetesi'nde de yer alan habere göre, duvar rengini rafları ve mobilyaları her yaşa uygun renklerden seçmeye çalışın. Toz pembe duvar kağıdı yerine bebek aksesuarları ile de bu duyguyu verebilirsiniz. Beşiğe sığmayacak kadar büyüdüğünde kullanması için minik bir karyola da koymayı unutmayın.

2. Odanın nasıl ışık aldığını kontrol edin

Odayı dekore etmeye başlamadan önce güneşin hangi taraftan doğduğuna ve gün içinde içerisinin nasıl ışık aldığına dikkat edin. Bu sayede sabah güneşinin vurduğu köşeye beşiği yerleştirmek gibi bir hataya düşmezsiniz. Sadece güneş değil sokak lambasının da bebeğin gözlerini rahatsız edeceğini unutmayın.

3. İki görevi de görebilecek mobilyalar seçin

Alt değiştirme masasının aynı zamanda şifonyer olarak kullanılması çok işinize yarayabilir. Böylece bebek bezlerinden kurtulduğunuzda işinize hiç yaramayan bir mobilya ile kalmamış olursunuz.

4. Duvardan duvara halıdan kaçının

Bebek odanızın yerlerini parke yaptırıp parça halı kullanmaya bakın. Sert zeminlerin temizlemesi daha kolaydır hem de bebeğinizi alerji yapacak tozları tutmazlar. Çocuğunuz büyüdükçe ve zevki değiştikçe parça halıyı kaldırıp yenisini almak çok daha kolay ve ekonomik olacaktır.

5. Bol bol saklama dolabı yaptırın

Bebek eşyaları küçücük olsa da tahmin ettiğinizden çok daha fazla yere ihtiyacınız vardır. Unutmayın o kıyafetler ve ayakkabılar gün geçtikçe büyüyecek ve olanlara ekstra aksesuarlar eklenecek. İleride odanın her yerini kaplayacak olan oyuncakları düşünün!

6. Bebek odasına kendiniz için bir koltuk koymayı ihmal etmeyin

Rahat bir koltuk seçin. Bebeğinizi emzirerek, sallayarak ve ona masal kitapları okuyarak yüzlerce gecenizi o koltukta geçireceğinizi unutmayın. Hatta yeriniz varsa açılıp kapanabilir bir kanepe de çok işinize yarayacaktır.

(habertürk)

24 Aralık 2010 Cuma

Evlilik Terapisi Nedir ?

Çoğu kişi yardım almak istemiyor.

Evlilik terapisi; birlikteliklerinde sorun yaşayan eşlere, ilişkilerini sağlıklı bir noktaya getirebilmeleri konusunda destek sağlıyor

Evlilik eşlerin ekonomik, sosyal, duygusal, cinsel vb bağlarla birbiriyle sağlıklı iletişim kurabilmeyi amaçladıkları bir yapıdır. Bu olumlu amaca ulaşmada kimi zaman sorunlar yaşabilmekte, eşler farklı çatışmalar içine girebilmekte ve bu yapı sarsılabilmektedir. Evlilik için bir araya gelen bireylerin farklı geçmişlere, farklı beklentilere sahip olmaları, bilinç altı mekanizmalarının farklı çalışmaları evlilik sorunlarını kaçınılmaz kılmaktadır.

İLETİŞİM BOZUKLUĞU
Evlilik terapisi birlikteliklerinde sorun yaşayan eşlere, ilişkilerini tekrar sorgulayabilme ve yeniden sağlıklı bir noktaya getirebilmeleri konusunda psikolojik destek sağlamak amacını güden bir psikoterapi şeklidir.Yaşanılan en yaygın problem iletişim bozukluğu olmakla beraber kişiler cinsel sorunlar, aldatma, güvensizlik gibi sebeplerle de evlilik terapisine ihtiyaç duymaktadırlar.
Terapist ile eşler arasında yapılan ilk görüşmeden sonra ilişkideki sorun belirlenir ve bu doğrultuda terapi sürecinin nasıl ilerleyeceği belirlenir. Terapist tespit ettiği tanıya uygun olarak eşleri hangi sıklıkta terapiye alacağını belirtir. Yine terapistin önerisi ile eşler terapiye birlikte ve/veya ayrı ayrı olmak üzere katılırlar.

ÇEKİNMEK SON DERECE YANLIŞ
Çiftlerin evlilik terapistinden destek almaktan çekindikleri sıklıkla görülür ve genellikle evlilikler bitme noktasına geldikten sonra son çare olarak bir terapist desteğinin alınmasına karar verilir. Birliktelik sürecinde yaşanılan pek çok soruna rağmen, kişiler evlilik terapisine gidecek kadar ciddi boyutlarda sorun yaşamadıklarını savunurlar ve bu konuda profesyonel destek almayı sürekli ertelerler.Terapiye gelen eşler sorunlarını aşabilmek için her yolu denediklerini fakat başarılı olamadıklarını, son çare olarak da bir terapiste gitmeyi uygun bulduklarını sıklıkla belirtirler.

Evlilik terapisi hakkında en çok merak edilenler:
Eşler terapiye gelmeden önce çeşitli korku ve kaygılar yaşayabilirler. Genellikle terapistin yaklaşımından kaygı duyar; ayıplanıp, küçük görülmekten endişelenirler. Özellikle ilk kez psikolojik destek alacak kişiler kendini açma kosunda sorun yaşayabilirler. İlk seansta terapist eşlerin kısa özgeçmişleri hakkında bilgi alır ve onları tanımaya çalışır. Eşlerden yaşadıkları sorunları tarif etmeleri ve eş terapisinden ne bekledikleri sorulur.Treapist ilk seansın sonunda genel bir tanı koyar ve eşlerin de onayı ile terapi sürecine devam edilip edilmeyeceği karşılıklı olarak belirlenir. Terapi sürecinde bazı seanslara eşler birlikte katılırken bazı seanslara ise bireysel katılabilirler. Terapist bu süreçte kişilerin mahremiyetine özen göstereceğini ve kişisel bilgileri ve paylaşımları herhangi bir şekilde kullanmayacağını da belirtir.

BAKIŞ AÇISI DEĞİŞİR
Terapistin eşlere kazandıracağı en büyük beceri olayları farklı açılardan değerlendirme ve empati kurabilme olacaktır. Terapi sürecinde bilinç dışı beklentiler ortaya çıkarılırak kişilerin düşünce ve davranış mekanizmalarındaki aksaklıklar giderilmeye ve yetişkin kimlikler geliştirilmeye çalışılır. Genellikle evlilik terapisine gelen kişilerin ilişki dışında bireysel bir takım sorunları da olduğu görülür. Bu sebeple kişiler iletişim sorunlarını çözebilmek için öncelikle bireysel sorunlarını çözebilme konusunda da destek alabilirler.

Evlilik terapileri nasıl sonuçlanır?
Evlilik terapisi kişilere ilişkilerin çözüleceği konusunda herhangi bir garanti veremez, bu eşlerin istek ve çabası ile mümkün olabilmektedir. Eşlerin terapiye kendi istekleri ile katılmış olmaları sürecin başarısını arttıran en önemli faktörlerden biridir.
Bir çok evlilik terapisi mutlu sonla biter ve eşler değişime karar verip bu yönde birbirlerine destek olarak mevcut sorunlarını çözerler. Bazı çiftlerin ise değiştirebilmeleri mümkün olmayan bazı durumlarda en azından kabullenme kapasitelerini arttırarak evliliği sürdürmeye çalıştıkları görülür. Hiçbir koşulda değişmek istemeyen ve yaşadıkları sorunlara katlanmayacak olan çiftler ise ayrılmayı tercih edebilmektedirler.

(habertürk)

18 Aralık 2010 Cumartesi

Kadın ve Erkek Neden Aldatır ?

Erkek ve kadın neden aldatır?

Aldatma her ne kadar erkeğe özgü bir davranış gibi görünse de, partnerini aldatan kadınların sayısı da hayli fazla, ister erkek olsun ister kadın, neden aldatıyorlar ve aldattığını sanan aslında aldanan mı?

11 Aralık 2010 Cumartesi

Öfkelendiğinizde Bunu Yapmayın !

Böyle olursanız kalp krizi olasılığınız 5 kat daha fazla!

İsveç’teki Stockholm Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, kızgınlığını içine atan kişilerin kalp krizi geçirme olasılığının, kızgınlığını karşıya yansıtanlara göre 5 kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.


(habertürk)

3 Aralık 2010 Cuma

Bebeğiniz Nasıl Zeki Olur ?

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Nilüfer Toprakçı, bebeklerle anne karnından itibaren kurulmaya başlayan iletişimin, zekanın gelişmesinde olumlu bir rol oynadığını belirtti.

Toprakçı, 0-3 yaş arasında bebeklerin zekasını etkileyecek noktaları şöyle sıraladı:

Yeni doğan bebeğinizle göz teması kurun.

Onunla konuşun, bir şeyler anlatın.

Aynada kendisini görmesini sağlayın.

Emzirin, mimikler yapın, yüzünüzü komik şekillere sokun.

Onu gıdıklayın, gülmesini sağlayın.

Birlikte yürüyüşlere çıkın.

Ona şarkılar söyleyin.

Bir şey yapmadan, ne yapacağınızı söyleyin.

Ona kitap okuyun, resimleri gösterin, her şeyin adını söyleyin.

Değişik dokulu kumaşları, giysileri ellemesini sağlayın, o­nları cildine değdirin,

Televizyonu kapatın.



(yetenek)

Günlük Yaşamda Sağlık Tüyoları

Telefondan ütüye kadar hayata dair bir çok tavsiye.


Diyetisyen Hülya Erem, sağlıklı yaşam için tavsiyelerde bulundu. Erem, "Telefonla konuşurken ayakta durun. Televizyon izlerken ütü yapın. Aracınızı süpermarketin otoparkının en uzak köşesine park edin" dedi.

Basit fiziksel aktivitelerle kalp hastalığı, inme, diyabet ve osteoporoz gibi ciddi sağlık sorunlarının gelişme riskinin azaltılabileceğini belirten Erem, formda kalmak için atılacak bir sonraki adımın düzenli yürüyüş, bisiklet gezisi, dans ve yüzme gibi sporlar yapmak olduğunu söyledi. Erem, hareketsiz yaşamdan kurtulmak için şu öğütlerde bulundu:

BASİT ÇÖZÜMLER

Ayakta durarak veya yürüyerek daha fazla zaman geçirin.

Ev veya bahçe işlerine çok zaman ayırın.

Telefonda konuşurken ayakta durun.

Her gün yarım saat daha az televizyon izleyin. Televizyon izlerken ütü yapın.

Kısa mesafelerde araba kullanmayın. Arabanızı alışveriş yapacağınız süper marketin otoparkının en uzak köşesine park edin.

Merdivenleri birkaç kalori daha yakma fırsatı olarak görün.

Ev işi yaparken kendinizi daha canlı hissetmeniz için, hareketli müzikler dinleyin. Çocuklarla oynarken daha aktif olun.

TeleArkadaşlarınızla yemek-içme dışında, çeşitli aktiviteler için de bir araya gelin. Sizi aktif kılacak yeni bir hobi edinin.

(yetenek)

Anne Babalara Önemli Uyarı

Vaktinin çoğunu TV izleyerek, video oyunları oynayarak ve internette sörf yaparak geçiren çocuklarda daha fazla sağlık problemi görülüyor.

Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü, Yale Üniversitesi ve California Pasifik Medikal Merkezi uzmanları, 1980'den beri yapılan 173 çalışmayı analiz etti. Birçoğu Amerika'da yapılan bu çalışmalar genelde televizyon üzerine odaklanırken bazısı video oyunlarını, filmleri, müzikler ile bilgisayar ve internet kullanımını kapsıyor.

Araştırmaların dörtte üçünde, artan kitle iletişim araçlarının sağlık sorunlarına yol açtığı belirtiliyor. Kitle iletişim araçlarını daha çok kullanan çocuklar, ekran karşısında daha az zaman geçiren çocuklara oranla daha çok obez oluyor, sigaraya başlıyor ve cinselliğe daha erken merak sarıyor.

Çalışmalar, aynı zamanda daha fazla medyaya maruz kalmanın ilaç ve alkol kullanımı, daha düşük okul performansı arasında ilişki olduğunu gösterdi. Ulusal Sağlık Enstitüsü'nden Dr Ezekiel Emanuel, "21. yüzyılda medyaya doymuş bir yaşama sahibiz. Ve buna maruz kaldığımız saatleri azaltmak büyük bir sonuç olacak" dedi.

10 yıldır uzmanlar bazı TV programlarında, filmlerde ve video oyunlarındaki şiddet ve cinsel içerikli görüntülerin gençler üzerindeki etkisinden endişe ediyor. Çocukların, dışarıda koşup oynamak yerine zamanın çoğunu bir kanepede oturup TV izleyerek ya da bilgisayar oyunu oynayarak geçirdiğini belirtiyorlar.

Raporda bahsedilen bir araştırmaya göre, haftada 8 saatten fazla televizyon izleyen 3 yaşındaki çocuğun 7 yaşında obez olması bekleniyor. Başka bir araştırma ise birçok Amerikalı çocuğun hatta yeni yürümeye başlayan çocukların bile daha fazla TV izlediğini gösteriyor.

ZAMAN

Mutlu Evliliğin 16 Sırrı

Mutlu evliliğin veya bir başka değişle mutlu birlikteliklerin sırrı ne !


Tabi bu noktada şu soru gündeme gelmektedir: Mutlu evliliğin veya bir başka değişle mutlu birlikteliklerin sırrı ne? İşte uyulması gereken kurallar:
 
1) Eşinize karşı her zaman özenli olun. Her zaman bakımlı görünün. Güzel kokun, temiz olun ve en güzel kıyafetleri önce kendiniz sonra eşiniz için giyin. Kendiniz ve eşiniz için iyi giyinmeyeceksiniz de kimin için giyineceksiniz!
 
2) Eşinize karşı güler yüzlü olun. Onun yanında mümkün olduğu kadar neşeli ve pozitif olmaya çalışın. Unutmayın ki, hiç kimse sürekli somurtan bir eşe kimse sahip olmak istemez.
 
3) Açken, yorgunken, aşırı kızgın iken, araba kullanırken ve başkalarının yanında tartışmaya girmeyin. Çünkü kişi aç ve yorgunken daha tahammülsüz olur. Aşırı kızgın iken de daha sonra pişman olabileceği birçok şey ağızdan kaçabilmektedir. Araba kullanırken tartışma konusunda da söylenecek tek şey: Hem kendi güvenliğinizi hem başkalarının güvenliğini tehlikeye atmaya gerek yok…
 
4) Romantik ortamlar yaratın, çocuklar olmadan baş başa kalmanın yollarını arayın.
 
5) Eşinizin ailesi ile iyi ilişkiler kurun. Arkadaşlarıyla iyi geçinin. Yakınlarına yakın davranın. Unutmayın ki aile ve yakın çevrenin görüşleri kişinin üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir.
 
6) Eşinize gününün nasıl geçtiğini sorun. Sıkıntı ve sorunlarını paylaşın.
 
7) Özellikle sıkıntılı zamanlarında eşinizin yanında olduğunuzu ve onu her zaman desteklediğinizi hissettirin.
 
8) Onun düşünce ve duygularına saygı gösterin. Unutmayın, herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. Tıpkı herkes gibi düşünmek zorunda olmadığınız gibi. 
 
9) Onun kendine güvenini artırmak için komplimanlar yapın. Eşiniz komplimanları başkalarından değil sizden duysun.
 
10) Onunla geçirdiğiniz zamanın keyifli geçmesine özen gösterin…. Sıkıcılık ve tek düzelik evliliğin en büyük düşmanıdır bun hep aklınızda tutun.
 
11) Eşinize karşı her zaman nazik ve kibar olun. Görgü kurallarına dikkat edin. Eşinizin gözünde siz bir hanımefendi (beyefendi) olun hep…
 
12) İlişkinizle ve duygularınızla ilgili eşinizle konuşun. Ancak bunun dozunu iyi ayarlayın. Unutmayın ki erkekler, eşleri kendileriyle ilişkileri hakkında konuşurken “sorun mu var?” endişesi yaşarlar. Kadınlar ise konuşmaktan zevk alırlar. Bu yüzden dozajı iyi ayarlayın.
 
13) Özellikle başkalarının yanında eşinizi asla eleştirmeyin. Aksine başlarının yanında eşinizi övün. Ne kadınlar ne de erkekler, başkalarının yanında kendilerini eleştiren eşlerini kolay kolay affetmezler.
 
14) Cinselliği bir ceza olarak kullanmayın. Yatakları ayırmak evlilik için yapılacak en büyük hatadır.
 
15) İyi bir cinsel yaşam sağlayın.. Mutlu evliliğin en önemli şartı iyi ve düzenli bir cinsel yaşamdır. Yapılan bir araştırmaya göre iyi bir cinsel yaşama sahip hiç bir çift boşanmamakta…
 
16) Ve son olarak, mutlu olmak istiyorsanız, mutlu bir eş seçin. Ve eğer mutsuz bir eşiniz varsa, kendi mutluluğunuz için onu mutlu etmenin yollarını arayıp bulun.   
 
Kaynak : Uzm. Meral ÖZTÜRK

 
(yetenek)
 

Yaşamkafe Copyright © 2010 Fashionzine is Designed by Ipietoon for Bie Blogger Template
In Collaboration With Teen Celebrities